Kategoriler

28 Aralık 2013 Cumartesi

2013 Hayal@'in Okuma Durumu


         2013 yılı benim için oldukça değişik bir sene oldu. Seneye blogumun hayatıma girişiyle başladım, mezun oldum, güzel bir işe başladım. Yapmak istediğim bir çok şeyi öyle ya da böyle gerçekleştirmeyi başardım.  2013 benim için bu yönüyle oldukça verimli geçti. Kitaplar yönünden de tabii ki öyleydi. 

        Pinuccia'nın güzel etkinlikleriyle birlikte hayatıma bir çok yeni yazar, yeni kitap girdi. Bloggerların önerileriyle favori yazarlar edindim. Ve özetle 2013 yılı benim için oldukça güzel kitaplarla geçti. İşte benim 2013 listem ve favorilerim;

John Green ~ Aynı Yıldızın Altında

        Aynı Yıldızın Altında kitabını bir çok blogda görmüş, bloggerların övgüleriyle merak salmıştım. Ancak elim varıp da almamıştım kitaplığımda bekleyen kitaplarımı aldatmamak adına. Köşedeki sahafta, ki kendisi en güncel kitapçılara taş çıkarıyor, iş dönüşü görünce dayanamadım, aldım. Kış Okuma Şenliği'nin sahaftan alınmış bir kitap okuyanlara kategorisi için seçtiğim Aynı Yıldızın Altında'yı ben de çok sevdim bir çok blogger gibi.

        Erkek bir yazarın genç kız diline ve duygularına hakim olması her zaman takdir edicidir benim için. Seçtiği kanser konusu, ölüm üzerine enteresan yaklaşımları ve kanser hastaları konusundaki çarpıcı düşünceleriyle çok sevdirdi, bir o kadar da düşündürdü John Green. 

        Genelde gençlik romanları mükemmel romantizmi ve

22 Aralık 2013 Pazar

Vladimir Nabokov ~ Lolita

       "Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta; Dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. Lo-Li-Ta."

         Eleştirel bir yaklaşım takınmadan okunması gereken bir kitap Lolita. Aksi halde içindeki hüznü görmek, psikolojik analizlere ulaşmak pek mümkün değil. Kış Ayları Okuma Şenliği'nin yasaklanan kitaplar kategorisi için seçmiştim Lolita'yı. "Rus asıllı yazarın Paris'te İngilizce yazıp yayımladığı roman, müstehcen olduğu gerekçesiyle Fransa, İngiltere, Kanada, Yeni Zelanda, Güney Amerika ve Arjantin'de yasaklandı." Pornografik bulunan kitabın pornografik en ufak bir bölümünün bulunmaması ise işin en enteresan boyutu aslında. Pedofili sebebi daha mantıklı bir sebep olurmuş zannımca. 

         Konusu  itibariyle hüzünlü, dili itibariyle keyifli ve çözümlemeleriyle de oldukça kafa karıştırıcı bir kitap olarak özetleyebilirim Lolita'yı. Öyle ki sanatın

Gecikmiş Kış Ayları Okuma Şenliği 1. Ay Bitirdiklerim Yazısı

      Bir süredir internete girip de okuduklarımı yazacak zaman bile bulamıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse çok da kitap okuyamıyorum. Fırsat bulabileceğim zamanlarım 4-5 saatlik uyku dilimi oluyor ki onu da uyumaya ayırmaya çalışıyorum sağlıklı kalabilmek adına. İşteki yoğunluk azalmış durumda, bu da benim kitaplarımla ve blogumla daha çok zaman geçirmemi sağlayacak. Kısaca aranıza ve kitaplara dönüyorum:)

       Gelelim Kış Ayları Okuma Şenliği'ne;
       Güzel mi güzel bir etkinliğe başlamıştık malumunuz. Ben etkinliği pek verimli değerlendiremediysem de önümüzdeki ayların daha aktif geçeceğine inanıyorum.

     İşte benim okuduklarım;

6. Türk Edebiyatında klasik kabul edilen bir kitap okuyanlara ( 15 Puan)

Yaşar Kemal~ İnce Memed 1 (YKY/448 sayfa) 

10. Yasaklanmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

Nabokov~ Lolita ( Can/432 sayfa)

14. Okumayı öğrendiğiniz yılda yayınlanan bir kitabı okuyanlara ( Puan 30):

Ahmet Ümit~ Sis ve Gece ( Everest/439 sayfa cep boy)

     Bir de kitap kurdu annemin listesi var tabii ki;

1. Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara (10 Puan):

 Isaac Asimov ~ İmparatorluk (Altın Kitaplar/315 sayfa)

2. Kütüphaneden ödünç alınan ya da sahaflardan alınmış bir kitap okuyanlara (10 Puan): 

Mende Nazer- Damien Lewis~ Köle ( Yurt Kitap-Yayın/ 400 Sayfa)

7. Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatı okuyanlara ( 15 Puan):

 Nikos Kazancakis ~Çarmıha Gerilen İsa ( Can Yayınları/ 455 Sayfa)


1 Aralık 2013 Pazar

Ahmet Ümit ~ Sis ve Gece

Şu sıralar yeni işimde koşturmaktan ne kitaplara ne de bloguma zaman ayırabiliyorum. Zamanını iyi kullanmayı bilen biri için bile oldukça yoğun geçen bu süreçte kitap okuyamamak beni üzüyor. Sis ve Gece'yi Kış Okuma Etkinliği'nin okumayı öğrendiğim yılda yayınlanan kitap kategorisi için seçmiştim. 2 hafta önce bitirdiğim kitabı yorumlayabilmek ancak nasip oldu.

 Ahmet Ümit hayranı biri olarak eski kitaplarını bu kadar geciktirmemde bir sebep var elbette.  Bir dostla edeceğin sohbetin bitmesini nasıl istemezsen, Ahmet Ümit'ten okuyacağım kitapların bitmesini de öyle istemiyorum ben.

Kitabımıza gelirsek;yine bir Ahmet Ümit klasiği okudum. Beklenmeyen, çarpıcı finali, hiç tanımadan sevdiğim karakterleriyle çok güzel bir kitaptı. Roman istihbarat bölümünde çalışan Sedat'ın vurulmasıyla başlıyor. Evli ve çocuklu Sedat, Mine'ye aşık oluyor.Roman boyunca görmediğimiz Mine hakkında bütün ayrıntılara sahip oluyoruz. Mine'nin kaybolması Sedat'ı mahvediyor. Kendini Mine'yi bulmaya adıyor ve bu süreçte okuyucuyu da beraberinde sürüklüyor.

Diğer kitaplarına göre çok ayrıntılı, geniş çaplı bir konuya sahip değildi Sis ve Gece. Yazarın ilk polisiye roman eseri olması bu yönünü görmezden gelmemizi sağlıyor tabii ki. Her kitabında işlediği sosyal temalarına bu kitabında da yer vermiş Ahmet Ümit. Bu yönüyle de her zaman takdir ettiğim bir yazar olmayı sürdürüyor benim için. 

Velhasıl kelam ben bu kitabı da çok sevdim. Öyle ki son 10 sayfa yüzünden kitabın kapağını kapattığımda yerimden kalkamadım bir süre. 

Kitaplı ve Keyifli Günler..

24 Kasım 2013 Pazar

Durum Raporu

Uzun zamandır bloguma giremiyorum. Çünkü çok severek çalıştığım bir işe başladım. Ama tabii ki kitapları ve sizleri unutmadım. En kısa sürede Sis ve Gece , Lolita kitaplarının yorumlarıyla burada olacağım. Kitaplı ve keyifli bir hafta geçirmemiz dileğiyle..

12 Kasım 2013 Salı

Meleğim Olur Musun?

"Bu mevsimin hüznü başka gönülleri mutlu etmeden,dualara ortak olmadan hafiflemez ki." diyor BulutGölgesi bu projeyi anlatmak için.  Yaşlılara, çocuklara ve engellilere evinizden bir şeyler yollamak isterseniz ve onları mutlu etmek isterseniz buyurun buradan ayrıntıları öğrenebilirsiniz. Projelerinde/etkinliklerinde para kabul etmiyorlar, paylaşarak mutlu etmeyi ve mutlu olmayı amaçlıyorlar. Bu da sanırım projelerinin en güzel yanı. 

11 Kasım 2013 Pazartesi

Yaşar Kemal~ İnce Memed 1

         Malumunuz Yazar Ayları Kasım yazarımız Yaşar Kemal'di. Ben de İnce Memed 4'lemesinin ilk kitabını okumayı tercih ettim etkinlik için( Yazar Ayları'na katılmak ve/veya katılımcılar neler okuyor öğrenmek için buraya tıklayınız). Yaşar Kemal'in betimlemelerine her zaman hayranımdır. Okurun hayal gücünün tam anlamıyla mekanları ve kişileri yaşatmasını sağlıyor betimlemeleriyle. İnce Memed'de de Çukurova'nın ve dönemin muhteşem betimlemeleri mevcut. Köylülerin diyaloglarıyla tamamlanınca da yüzü güldüren bir şaheser olmuş. Serinin diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Öyle bir yerde bitti ki nasıl devam edeceği hakkında fikir bile üretemiyorum. (Yeri gelmişken güzel bir makale buldum incelemek için buraya tıklayınız.)

          Kendi halinde yaşayan İnce Memed, Abdi Ağa'sının zulümlerinden bıkıp

10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım ~ Ölümsüzlüğün Başlangıcı

       Ben Atatürk'ü dinleyerek, onu ve silah arkadaşlarını okuyarak büyüdüm. Özgürce aldığım her nefesi, ayaklarımın bastığı her karış toprağı, korkmadan fikirlerimi dile getirmeyi, toplumda birey olarak var olabilmeyi kime ve kimlere borçlu olduğumu çok iyi biliyorum. Tarihimi biliyor ve her geçen gün de fazlasını öğrenmeye çalışıyorum. Tam da bu yüzdendir ki NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! derken bunu gururla, onurla, bütün hücrelerimde hissederek söylüyorum.


         ÖLÜMÜNÜN 75.YILINDA, FİKİRLERİNLE SEN ÇOK YAŞA!

8 Kasım 2013 Cuma

Bir İnsan Kaynakları Belgeseli!

        Yaklaşık 1 aydır o şirket benim, bu İnsan Kaynakları senin geziyorum. Geziyorum diyorum da aslında 1-2 firmayla, farklı pozisyonlar için görüşüyorum. Malumunuz kepimi atalı şunun şurasında 5 aycık oldu. Tatilimi yaptım, kendimi güzel bir tanıdım ve işte hazırım dedim. Demez olaydım. 

        İnsan Kaynakları'nın kaynağını keşfedeniniz oldu mu bilmiyorum. Ben üzerinde incelemeler yapıp 2.5 türü olduğunu keşfettim. Şöyle ki birinci türü daha 1 buçuk ay önce 23 yaşına girmiş bir insan olmanın, 40 yaşında bir insan edasında davranmayı gerektirdiğini düşünerek hareket ediyor. Düzgün bir Türkçe ile, hedeflerinizi ortaya koyup, kendini net ifade eden bir genç olmanızın pek de bir önemi olmuyor gözlerinde. Bir yandan şirketlerine taze kan arayışında olduklarını iddia eden bu İK'lar, sizin 70 yaşında bir kadın gibi (yaşına uygun kaçmadığı için) kasılarak konuşmanızı umuyorlar. Sadece bunu umsalar yine iyi, bir de Genel Müdür tecrübesi arıyorlar( Üniversite'deyken 3 firmada Genel Müdürlük yapmışlığım vardır tatlım desem düşüp bayılır mı acaba?). Disiplin, düzen, profesyonellik kelimeleri havada uçuşurken, kendileri nedense bu profesyonelliğe hiç uymuyorlar ( adayı ağaç eden mi dersin, pozisyonlardan bahsetmeden işi düşünüyor musunuz?diye soranı mı dersin, ha bir de unutmadan hiç Çince bilmeyen birine Çince kendimi anlatmışlığım bile var. Yaz kızım bunu CV'ne!!). Bu İK'ları ben kaka ikcılar olarak tanımlıyorum. Bunun sebebiyse bir aday için firmayı ona tanıtanın İK'daki şirineler olması gerektiğini düşünüyorum. İş ortamı, ne tür insanlarla çalışacaksın vb. hepsi İK'dan ortaya çıkıyor. Şirket kasıntıysa bu işe aldıkları İK uzmanlarından zaten belli oluyor. Bir de İK'nın profesyonellikle yakından, uzaktan ilgisi olmayan davranışları beni şirketten ne yazık ki soğutuyor.

         Gelelim ikinci tür İK'cılara; Bu türdeki İK uzmanları yeni mezun insana, aramızda asırlar var gözüyle değil, "Yeni mezun olduğunu biliyor ve artılarını-eksilerini, seni anlıyorum. Benim için yeteneklerin ve ayaklarının yere basmasıdır önemli olan" diyerek yaklaşıyor. "Her firma yeni bir eğitim gerektirir ve dinamik bir çalışan olman ve elindekiler benim için yeterlidir." havası veriyorlar ki bu bir dilci için gerçekten de önemlidir. Ayakları yere basan, disiplinli, çalışkan ve uyumlu bir tipseniz ve bunu fark ederlerse fazlasıyla sevecen davranabiliyorlar. Bu tip İK'lar da cici İK'lar. Mevcutta bir deneyiminiz varsa onunla ilgili sorular sormakla birlikte, işten beklentilerini ve pozisyonu kaç sene içinde terk etmeyi düşündüğünüzü:) sormayı da ihmal etmiyorlar tabii ki. Ama benim konum bu değil. 

         Şöyle ki 2 tip İnsan Kaynakları ile de tanıştım ve de ikinci tiplerin sevecenliğinin yeni mezun bir insana rahatça kendini anlatma fırsatı verdiğini gördüm. Mülakat soruları birbirinin aynı, ancak beklentilere göre hitap birbirinden farklı oluyor.  

        Sonuçta İK'ların mezun oldukları sene ne durumda olduklarını hatırlamadan çalışıyor olmaları (1. tip) oldukça rahatsız bir görüşme yaşamanıza sebep oluyor. Bir de aklındaki iş tanımının tek bir işle sınırlı kalmasını ister bir halleri var ki 1. tipin hiç çekilmez oluyorlar. İnsan Kaynakları ya da Mimarlık gibi net bir meslek okumuş olsaydım " Ben bina yapacağım." diye bir cümle kurabilirdim. Ama elde dil, bir miktarda ticari bilgi ve deneyimle, koca bir özel sektör okyanusunda yapabileceğim tek bir iş olduğunu iddia etmem kendime haksızlık olur. Come on adamım! diyesim geliyor. 

         Bir de kendilerine İK uzmanı diyen ama bence hak etmeden maaş alan insanlar var ki telefonda görüşmek bile fazla geldiği için kısa kesiyorum. Geçen gün bir firmadan müdürlük teklifi aldım telefonda. Tabii ki görüşeceklerdi vs. ama 23 yaşındayım, yeni mezun oldum bir ağzından çıkanı kulağın duysun abla. Hayalci olması gereken gençtir ben mi anlatacağım yeni mezundan müdür olmaması gerektiğini sana! Tabii ki bu cümlelerle ablayı üzmedim. Farklı bir alanda kariyer yapmak ve kendimi geliştirmek istediğimi ve beni değerlendirdikleri için teşekkürlerimi ilettim, güzel bir gün geçirmesini de dileyerek telefon görüşmeme son verdim.( İsyankarım konudan konuya atlama hakkı görüyorum kendime. O yüzdendir bu parantezim. Eskiden telekomünikasyon firmalarının aramalarıyla ve mesajlarıyla tacize uğrardım, şimdi cv gören arıyor alakalı- alakasız.)

         Ah bir de bunun sadece parası olduğu için patron olmuş, sahibi olduğu firmanın işine bile hakim olamamış, Çince ve Yunanca'yı aynı kefeye koyan patron tipleri de var ki bir sonraki yazım onlara gelsin:) 

         Neyse velhasıl-kelam İK'larla seviyeli bir ilişki içindeyim. Cv'liyiz-Görüşüyoruz-Mutluyuz. 

6 Kasım 2013 Çarşamba

Kış Ayları Okuma Şenliği ~ Kitap Kurdu Annenin Listesi

         Sevgili Pinuccia'nın 3 Kasım'da başlattığı 3 Mart'a kadar sürecek olan Kış 2013 Okuma Şenliği' nden bahsetmiştim. Yazın düzenlenen Okuma Şenliği' nde annem beni keyifle takip etmiş, katılmayı istemiş, işlerinin yoğunluğundan vazgeçmişti. Bu seferki etkinlik için birlikte listesini oluşturduk ve etkinlik için kitaplarını eğlenerek seçti. Kitaplığımızdaki kitapları birlikte araştırıp, mümkün olduğunca farklı kitapları kategorilere dahil etmek istedik ki aynı anda ikimiz bir kitabı okumaya kalkmayalım:)  İşte annemin listesi;

1. Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara (10 Puan):

 Isaac Asimov ~ İmparatorluk (Altın Kitaplar/315 sayfa)

2. Kütüphaneden ödünç alınan ya da sahaflardan alınmış bir kitap okuyanlara (10 Puan): 

Mende Nazer- Damien Lewis~ Köle ( Yurt Kitap-Yayın/ 400 Sayfa)

3. Kitap isminde bir hayvan adı geçen kitap okuyanlara (10 Puan): Böcekler de hayvan familyasına dahil edildiği için 

Henri Charriere~ Kelebek ( E Yayınları/570 sayfa)

4. 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara (15 Puan)

Barbara Kingsolver ~ Boşluk

5. Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın kitaplarını okuyanlara ( 15 Puan):

 Gabriel Garcia Marquez~ Yüzyıllık Yalnızlık

6. Türk Edebiyatında klasik kabul edilen bir kitap okuyanlara ( 15 Puan)

Peyami Safa~ Biz İnsanlar

7. Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatı okuyanlara ( 15 Puan):

 Nikos Kazancakis ~ Çarmıha Gerilen İsa

8. Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup, filmini izleyenlere ( 20 Puan):

 John Steinbeck~ Gazap Üzümleri

9. Konusunda ya da adında kış mevsimine dair sözcük bulunan bir kitap okuyanlara (20 Puan): 

Düşünüyor.

10. Yasaklanmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Gustave Flaubert~ Madam Bovary

11. Ulu önder M. Kemal ATATÜRK hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Düşünüyor

12. Yayınlanmış en az 5 kitabı olan bir yazarın ilk eserini okuyanlara ( 25 Puan): 

Düşünüyor

13. Bir biyografi ya da otobiyografi okuyanlara (Puan 25):

 Donalt Spoto~ Zarafet ( Audrey Hepburn'ün hayatı) (Artemis/ 362 sayfa)

14. Okumayı öğrendiğiniz yılda yayınlanan bir kitabı okuyanlara ( Puan 30):

 Düşünüyor.

15. Bir üçleme ya da aynı seriden 3 kitap okuyanlara ( Puan 40): 

Düşünüyor.

5 Kasım 2013 Salı

Peyami Safa ~ Fatih-Harbiye

        Türk Edebiyatı'nın klasikleşmiş kitaplarından biri olan Fatih-Harbiye, Peyami Safa'dan okuduğum 2. romandı. Peyami Safa'nın güzel dili, döneme ilişkin can alıcı tespitleriyle Fatih-Harbiye gönlümde taht kurdu. 

         Batı'ya özenme ve kültürdeki batılılaşma konusuna değinen roman, kendi kültüründen uzaklaşmış, kendi kültüründeki değerleri anlayamamış Neriman'ın Fatih-Harbiye treniyle 2 dünyaya yaptığı geçişleri anlatıyor. 

         Fatih'te yaşayan, çocukluk aşkı Şinasi'yle evlenmek üzere olan Neriman, Macit'le tanışır. Macit'in dünyasına adım atıp, baloların ve batılılaşmış hayatların tadını alan Neriman için kıyaslamalar başlar. Kısa bir süre diliminde geçen roman, dönem hakkında verdiği bilgileri ve tespitleriyle oldukça çarpıcı. Başta ana karakter Neriman üzerinden batılılaşma ve kendi geleneklerini koruma konusunda kıyaslamalar

3 Kasım 2013 Pazar

Kış Ayları Okuma Şenliği

        Sevgili Pinuccia'nın başlattığı yaz aylarımıza keyif veren Okuma Şenliği'nin bitişi bir çok blogger'ı üzmüştü. Kış Ayları için de etkinliğimiz olduğu müjdesi gelince çok sevinmiştim. Ve Kış Ayları Okuma Şenliği başlıyor. (Etkinlik kurallarını öğrenmek ve katılmak için buraya tıklayabilirsiniz.) İşte kategoriler ve benim seçimlerim;

1. Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara (10 Puan): 

John Gray~ Venüs Ateşli Mars Buz Gibi ( Altın Kitaplar/272 sayfa)

2. Kütüphaneden ödünç alınan ya da sahaflardan alınmış bir kitap okuyanlara (10 Puan):

John Green ~ Aynı Yıldızın Altında ( Pegasus/ 320 Sayfa) 

3. Kitap isminde bir hayvan adı geçen kitap okuyanlara (10 Puan): Böcekler de hayvan familyasına dahil edildiği için

Henri Charriere~ Kelebek (E Yayınları/570 sayfa)

4. 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara (15 Puan): Erol Mütercimler~ Gelibolu 1915 (Alfa/686 sayfa)

5. Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın kitaplarını okuyanlara ( 15 Puan):

Ernest Hemingway~ Çanlar Kimin için Çalıyor ( Bilgi/496 sayfa)

6. Türk Edebiyatında klasik kabul edilen bir kitap okuyanlara ( 15 Puan)

Yaşar Kemal~ İnce Memed 1 (YKY/448 sayfa) 

7. Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatı okuyanlara ( 15 Puan): 

Nikos Kazancakis ~ Çarmıha Gerilen İsa (Can/455 sayfa)

8. Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup, filmini izleyenlere ( 20 Puan):

Reşat Nuri Güntekin ~ Çalıkuşu (İnkılap/408 sayfa)

9. Konusunda ya da adında kış mevsimine dair sözcük bulunan bir kitap okuyanlara (20 Puan):

Ahmet Ümit~Kar Kokusu ( Everest/466 sayfa cep boy)

10. Yasaklanmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

Nabokov~ Lolita ( Can/432 sayfa)

11. Ulu önder M. Kemal ATATÜRK hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Henüz araştırmaktayım.

12. Yayınlanmış en az 5 kitabı olan bir yazarın ilk eserini okuyanlara ( 25 Puan):

Fakir Baykurt~ Yılanların Öcü

13. Bir biyografi ya da otobiyografi okuyanlara (Puan 25):

Donalt Spoto~ Zarafet ( Audrey Hepburn'ün hayatı) (Artemis/362 sayfa)

14. Okumayı öğrendiğiniz yılda yayınlanan bir kitabı okuyanlara ( Puan 30):

Ahmet Ümit~ Sis ve Gece ( Everest/439 sayfa cep boy)

15. Bir üçleme ya da aynı seriden 3 kitap okuyanlara ( Puan 40): 

Suzanne Collins ~Açlık Oyunları #1 ( Pegasus / 384  sayfa) 

Suzanne Collins ~ Ateşi Yakalamak # 2 ( Pegasus / 408 sayfa) 

Suzanne Collins ~ Alaycı Kuş  # 3 ( Pegasus / 416 sayfa) 


Yazar Ayları Kasım

        Herkese merhaba,
        Yazar Ayları seçimlerimiz yapıldı. Bilmeyenler için kısaca açıklayayım; Yazar Ayları Sevgili Pinuccia'nın blogunda düzenlenen, her ay bir yazardan istediğimiz kitap/kitapları okuduğumuz, yeni yazarlar tanıma fırsatı bulduğumuz çok güzel bir etkinlik. Yazar Ayları için güzel bir oylama sunmuştu Pinuccia ve her bir aday öyle kuvvetliydi ki Kasım-Aralık-Ocak yazarlarımız belirleniverdi. Kasım Ayı yazarımız Yaşar Kemal oldu, Aralık ayında da bizi Orhan Kemal bekliyor. Yeni yıla da Fakir Baykurt'la giriş yapacağız ve bence edebiyata doyacağız. Bu güzel etkinliğe katılmak ve/veya etkinlik kapsamında okunan/okunacak kitapların yorumlarını incelemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. 

Kitaplı ve Keyifli Günler..

31 Ekim 2013 Perşembe

Cumhuriyet'imizin 90.yılı


        Bu yıl 29 Ekim daha bir özel ve güzeldi. Meydanları dolduran halkın coşkusundan gururlanmamak elde değildi. Bilgisayar başına geçme fırsatı bulamadığımdan, kutlama mesajımı yayınlayamadım ancak böyle önemli bir günü es geçmeyi de istemiyorum blogumda. 

         Özgürlüklerimizin kaynağı Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun. 

 


24 Ekim 2013 Perşembe

Jose Saramago ~ Körlük

          Yazar Ayları Ekim yazarımızın Jose Saramago olduğunu daha önce duyurmuştum. Ben de etkinlik için Jose Saramago'dan okuyacağım ilk kitap olarak Körlük'ü seçtim. Kitaba geçmeden önce bu ay kitap kurtlarımız neler okumuş/ okuyacakmış öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz. 

          Trafikte ilerlerken bir anda kör olan Birinci Kör'le hikayemiz başlıyor. Tıbbi hiçbir açıklama getirilemeyen beyaz körlük denilen salgın her gün ülkede yayılmaya devam ediyor. İlk günlerde devletin salgını önlemek adına aldığı önlemlerle bir Akıl Hastanesi karantina bölgesine çevriliyor ve hastalığa yakalanan 300 insan buraya hapsediliyor.

        Jose Saramago'dan okuduğum ilk kitaptı ama kesinlikle son olmayacak. İnsanlığın başına büyük bir felaket gelmesi ihtimali her zaman

23 Ekim 2013 Çarşamba

Antoine de Saint-Exupéry ~ Küçük Prens

         Küçük Prens çocukluğumun en güzel ve özel kitaplarından biridir. Her kitabı okurken insanın iç sesinin anlatıcının yaşına uygun bir tona bürünmesi gerektiğini düşünürüm ya da en azından benim iç sesim böyle bir değişim sürecine girer okuduğum kitaplarla birlikte. Anlatıcı bir sese sahip olduğunda karakter daha özel olur benim için. Saint-Exupery'yi anlatıcı rolüne büründürürken tatlı, ufak tefek bir erkek çocuğu sesi hayal ederdim. Böylece onun da istediği gibi kafamda hep çocuk kalmasını sağlayabildim.

          Küçük Prens'in yalın anlatımı, basit bir kurgusu var. Her cümlesinde sakladığı derin anlamları bu yalınlığa sığdırabilmek büyük bir ustalık gerektiriyor tabii ki. İnsanların büyüdükçe hayal gücünden sıyrılıp, gerçekliğe ve maddiyata dönük yaşamasına, değerleri farklılaştırmasına, Dünya'nın aslında ancak bir çocuk gözüyle güzel görünebileceğine, yitirdiğimiz çocukluğumuzun aslında ne kadar kıymetli olduğuna

22 Ekim 2013 Salı

Ne Okuyorum

        Öncelikle hepinize merhaba. Herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Bir süredir blogumla ilgilenemiyorum. İş görüşmeleri, MS Office kursu ve  en yakın arkadaşın kısa sürede evlenme planına dahil olmak pek de başımı kaşıyacak ve de odaklanacak zaman buldurmuyor bana. Bu süreç hem okuma oranımı düşürdü hem de okuduklarımı yorumlayacak zaman bulamama sebep oldu. Ancak en kısa zamanda okuduğum Küçük Prens (zaman zaman çocukluğumun büyük kahramanlarını okumaya çalışıyorum) ve Körlük ( Yazar Ayları Ekim yazarımız Jose Saramago'nun muhteşem kitabı) romanlarının yorumlarıyla burada olacağım. 

        Şu an okuduğum kitap ise Peyami Safa'nın Fatih-Harbiye'si. Kitabın arka kapağından;

 "Eğlenceli, danslı, şaşaalı zengin ve modern bir hayatın baştan çıkarıcı çekiciliği...

Sakin, mütevazı, denenmiş dostluklarla ve eski değerlerle donatılmış bir hayatın insanı saran huzuru...

Bu iki hayat tarzı arasında hafif bir baş dönmesiyle gelgitler yaşayan bir genç kız.

Yeni bir hayat biçimine doğru koşmak isterken kendi geçmişine ve sevgilerine ihanet ettiğini düşünmenin yarattığı tedirginlikler.

Bu toprağın musikisi içinde güven ve sükûnet vaat eden bir sevgiliyle parıltılı bir şıklıkla kadınların başını döndüren zengin bir genç."

        Bende olan biten şimdilik böyle. Sizler neler yapıyorsunuz? Bayramınız güzel ve tatlı geçtiğini umuyorum. Sevgiler

13 Ekim 2013 Pazar

Samed Behrengi ~ Küçük Kara Balık

        Çocukluğumun kıymetli yazarlarından biridir Samed Behrengi. Sorgulamayı, duyduğunla yetinmemeyi, araştırmayı aşılamıştı küçücük aklıma ve korkmadan engin sulara dalmayı. Sevgili Kiana'nın Notları blogunun sahibesi Özde, etkinlik sırasında bana bu güzel kitabı hediye edince tekrar okumamak olmazdı. Tatilde okumuştum ama üzerine uzun uzun konuşmak istediğim için sakin bir döneme saklamıştım yorumumu. 

        İranlı yazar Samed Behrengi her ne kadar çocuk kitapları yazıyorsa da düşünmeyi, baş kaldırmayı, bilgiye ulaşmayı, dogmaları sorgulamayı aşılıyor kitaplarında. Bu sivri! düşünceleriyle de İran'da yasaklanıyor kitapları ve ne yazık ki hala da yasaklı. 28 yaşında şüpheli bir şekilde ölen Samed Behrengi'nin Küçük Kara Balık'ı 12 Eylül sürecinde ülkemizde de yasaklanmış ve bir çok evin sobasında yakılan güzellikler arasında ne yazık ki yerini almıştı.

         Küçük bir balığın hayatı öğrenme çabası, gerçekleri duyduklarıyla değil kendi gözleriyle keşfetme isteğinin konu alındığı kitap, içindeki devrimci ve asi ruhuyla bir çocuk kitabı olmaktan fazlasına çıkıyor tabii ki. " Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?" diyor balığımız ve denizlerle tanışmak istiyor. Kendi düşünceleriyle diğer balıkları da zehirleyeceğini düşünülerek başta anne balıklar tarafından dışlanıyor. Korkuyor derin sulardan, büyük canavarlardan ama yılmıyor. .

        "Şimdi ölüm kolay uğrayabilir bana! Ama ben yaşayabildiğim sürece ölümü karşılamaya gitmemeliyim. Elbette, bir gün ölümle karşılaşırsam - ki karşılaşacağım- önemli değil, önemli olan şu ki benim yaşamım veya ölümüm başkalarının yaşamını nasıl etkileyecek."

         Kitaplı ve Keyifli Günler..


12 Ekim 2013 Cumartesi

Adalet Ağaoğlu~ Fikrimin İnce Gülü

        Okuma Şenliği için son okuduğum kitaptı Fikrimin İnce Gülü. Başroldeki Alamancı Bayram ismime ( soyadıma) uygun kitap ararken karşıma çıkmıştı internette. 1976'da yazılan bu güzel romanın sadeliğindeki derinliği Adalet Ağaoğlu'nun güzel kalemine hayran bıraktı beni. 

        Bayram'ın fikrindeki ince bir güldür Sarı Mercedes'i, Balkız'ı. Uğruna neleri tepmiş, ne hayaller kurmuştur Bayram.. Hayallerine erişme yolcuğunun anlatıldığı, Balkız'a kavuşmak için gittiği Almanya'dan dönüşünün hikayesidir Fikrimin İnce Gülü.

         Yolcuğunda dertleştiği Balkız'ıyla Bayram'ın hayatını okuyoruz kitapta. Bayram'ın kendiyle yüzleşmesini, yaşadığı tuhaf aşkı, hiçbir yere ait olamamışlığını okurken bol bol düşündürüyor. Dönem hakkında derin ayrıntıların da yer aldığı kitaptaki son cümle ise belki de gurbetçiler hakkında en doğru tespitti: "Hiçbir yolun ucunda, kimse Bayram'ı beklemiyor." 

Not: Kitabı okurken Emel Sayın'ın, Müzeyyen Senar'ın güzel sesleri de bana eşlik etti. Henüz okumadıysanız Bayram'ın kendine ve hayallerine yaptığı yolculuğunda ona eşlik etmenizi tavsiye ederim. 

Kitaplı ve Keyifli Günler..

10 Ekim 2013 Perşembe

Okuma Şenliği Yaz 2013 Görev Tamam

        Sevgili Pinuccia'nın başlattığı Okuma Şenliği'nde 3 ayı geride bırakarak şenliğimizi tamamladık. Benim için çok eğlenceli geçen bu etkinlikte bir çok katılımcı gibi ben de listemdeki kitapları bitirmeyi başardım. Toplamda 200 puan alırken 4681 sayfa okumayı başarmışım. İşte şenlik kapsamında okuduğum güzelliklerim;

  • 5 puan: Yukarıdaki kuralların hepsini boşverip canının istediği herhangi bir kitabı okuyanlara. ( Linda Howard~ Sweeney  345 sayfa/Martı )
  • 5 puan: Genel kural en az 200 sayfalık kitap okumak olsa da 150 sayfadan kısa bir kitap okuyanlara.(Dora Gabe~ Ufacıktım 107 sayfa/ Can Yayınları)
  • 10 puan: Bir serinin ilk kitabı dışındaki bir kitabını okuyanlara. (Şuan başlayıp yarım bıraktığım bir seri olmadığı için İngilizce kitapla değerlendirmek istedim. J.K.Rowling~ Harry Potter and The Goblet of Fire 796 Sayfa/ Bloomsbury) 
  • 15 puan: Kendisi dışında herkesin o kitabı okuduğunu düşünüp sonunda o kitabı kendisi de okuyanlara. Kristin Hannah ~ Kış Bahçesi 512 Sayfa/ Pegasus) 
  • 20 puan: Hiç görmediği bir ülkede olayların geçtiği bir kitap okuyanlara. Jane Austen~ Akıl ve Tutku 392 Sayfa/İş Bankası KY ) 
  • 25 puan: 400 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara. Dan Brown~ Cehennem 574 sayfa/ Altın Yayınları) 
  • 25 puan: Romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı kendisininkiyle aynı olan bir kitap okuyanlara. ( Adalet Ağaoğlu~ Fikrimin İnce Gülü 361 Sayfa/İş Bankası KYBayram  karakteriyle soyadım tutuyor)
  • 30 puan: Kendi doğum yılında doğan veya ölen bir yazar tarafından yazılmış bir kitap okuyanlara.  ( 9 Ocak 1990'da hayatını yitiren, oturduğum sokağa ismi verilen güzel şair Cemal Süreya ~ Sevda Sözleri 330 Sayfa/ YKY )

Kitaplı ve Keyifli günler hepimize..

2 Ekim 2013 Çarşamba

Yazar Ayları'na Kırmızı Kedi Yayınları'ndan Büyük Destek

         Yazar Ayları'ndan sizlere sık sık bahsediyorum. Etkinlik sayesinde tanışmadığım güzel yazarlarla tanışıyor, sevdiğim yazarların bilmediğim kitaplarını öğreniyorum. Bu yönde Yazar Ayları benim için en güzel etkinliklerden biri. Etkinlik sahibemiz Pınar'ın da okumaya olan sevgisi ve desteğiyle artık etkinliğimizde sponsorlarımız da var. Yazar Ayları Ekim yazarımız Jose Saramago ve bu aya Kırmızı Kedi Yayınları'nın muhteşem bir desteği oldu. Kırmızı Kedi Yayınları'nın desteğiyle JosSaramago'lu bir ay için buraya tıklayabilirsiniz. Güzel bir ay bizimle olsun. 

25 Eylül 2013 Çarşamba

John Steinbeck ~ Gazap Üzümleri

        Okuma Şenliği'nde yasaklı kitap kategorisi için Gazap Üzümleri'ni seçmiştim. Konusuyla oldukça hüzünlü olan bu kitabın yasaklanması da bir o kadar acı verici. Steinbeck'in Gazap Üzümleri, tarım şirketlerinin baskısıyla Kaliforniya' da "yöre halkını küçük düşürdüğü" öne sürülerek yasaklanmış (Ayrıntılı bilgi için buraya bakabilirsiniz). Kitabı okuduktan sonra neden böyle bir sebeple yasaklanması için tarım şirketlerinin baskı yaptıklarını da anlamış oldum. 

         Kitap hakkında düşüncelerime geçmeden önce ufak bir isyanımdan bahsetmeliyim. Kitabı bitirdikten sonra, okuduğum kitabın sadeleştirilmiş versiyon olduğunu öğrendim ve Gazap Üzümleri'ni sadeleştirilmiş olduğu hakkında en ufak bir fikre sahip olmadan satın aldığım için çok üzüldüm. Neler kaçırmış olduğumu bilmeden okumuş olmak oldukça sinir bozucu.. Araştırmadığım için böyle bir hata yaptım ama en azından yeni okuyacak olanlara bir faydam dokunacaktır diye umuyorum.

         Gelelim kitabımıza;

22 Eylül 2013 Pazar

Kitap Alışverişim 6 ~ Bir Sahaf Yolculuğu



       Bir kitapsever olarak senelerdir sahaflara uğramamanın ayıbı içindeydim. Kadıköy gibi bir sahaf cennetinde yaşayıp da sahaflara girmemek olmazdı. Sahafa girince kendimi kaybettim tabii ki:) İşte yeni güzelliklerim;

       Sevgili Pinuccia' nın Asimov hayranlığıyla yazarı merak etmiş ve ne zamandır yazarla tanışmak istemiştim. 3 kitabını bulunca da hemen aldım. Türe ilgi duymadığımdan yepyeni bir deneyim olacak benim için ama Pınar'ın tercihlerine güvenim tam. 


       Peyami Safa'nın Biz İnsanlar kitabını oldukça iyi durumda olduğu için  hemen aldım. Eski kitaplara has, güzel kokusuyla okunmayı bekliyor.

       Sinan Akyüz'le İncir Kuşları sayesinde tanışmış ve çok sevmiştim. Şahika ve Feraye'yi de çıktığından beri almak istiyor ama elimde okunmayı bekleyen çok kitap olduğu için erteliyordum. Yine dayanamadım aldım :)

                 

        Bu da yeni kitaplarımdan kulem. Dipnot olarak arkadaki polar battaniyem kış aylarında kitap keyfimin en güzel eşlikçisi. Hafif bir grip dönemi yaşadığım için şimdiden ortaya çıktı. 

        Kitaplı ve Keyifli Günler..


21 Eylül 2013 Cumartesi

Cemal Süreya ~ Sevda Sözleri


       Okuma Şenliği'nin doğduğum senede vefat eden yazarı olarak güzel şair Cemal Süreya'yı seçmiştim. Etkinlik sayesinde uzun zamandır okumadığım şiirleriyle de buluşmuş oldum. Sevda Sözleri şairin bütün şiirlerinin toplandığı hazine niteliğinde bir kitap.  

       Cemal Süreya'nın bende yeri ayrıdır. Oturduğum semte ismi verilmiş, bir kaç apartman ilerimizde vefat etmiş şair hakkında bir çok hikaye dinlerdim ailemden. Tanır gibi hissederdim kendimi bu hikayelerle. 

        9 Ocak 1990'da vefat eden güzel şairin, şiirlerindeki dolu dizginliğiyle de Türk Şiiri'nin mihenk taşı olduğunu düşünmüşümdür. Cemal Süreya hakkında bir yorum yapmak elbette haddime değil. En çok sevdiğim şiirinin Üstü Kalsın olduğunu belirterek sizi kitaptan alıntılarımla başbaşa bırakıyorum..













        Keyifli ve Şiirli Günler..

15 Eylül 2013 Pazar

Kitap Alışverişim 5

       Yaz benim için kitapçı yönünden oldukça yoksul bir yerde geçince, İzmir'de annemle yaptığımız tatilde ve tatil dönüşünde bolca kitap aldım. İşte kitaplığımdaki yeni güzelliklerim;




       Okuma Şenliği için seçtiğim iki kitabı da sonunda almış oldum. Sevda Sözleri'ni şu anda okuyorum.



        Çapulcu'yu terminalde görünce hemen aldık annemle. Göz gezdirdiğim kadarıyla şu günlerde yaşadıklarımızı, Gezi Parkı'ndan önceki süreci ve Gezi'den sonrasını kapsamlı bir şekilde açıklamış Bekir Öztürk. 



        Peyami Safa'dan bir kitap okumak istiyordum ne zamandır. 9.Hariciye Koğuşu'ndan oldukça keyif almıştım. Fatih- Harbiye'yi görünce de dayanamadım.

        İstanbul Hatırası ise bir kitap değil, defter. Kitabını çok sevmiştim ve her fırsatta sevdiklerime hediye etmeye çalışıyorum. Defterini görünce de çok hoşuma gitti. Güzel bir amaca hizmet edecek o da. İşte benim yeni güzelliklerim de böyle.

        Bol Kitap Alışverişli Günler :) 



14 Eylül 2013 Cumartesi

Stephen King ~ Hayvan Mezarlığı

       Yazar Ayları Eylül yazarımız Stephen King olmuştu ( Buradan kimler ne okumuş/ ne okuyacakmış bakabilir, siz de etkinliğe katılabilirsiniz). Ben de bu fırsattan istifade çocukluğumda kabusum olan Stephen King'le tanıştım. Filmlerinden dolayı bir türlü yanına yaklaşamadığım yazarın benim en çok duyduğum kitabı Hayvan Mezarlığı'ydı. Bu sebeple de başladım okumaya. Konusunu oldukça enteresan buldum. Ölümden sonrası, yeniden diriliş konularına güzel bir bakış açısı yakalamış yazar. Ancak pek akıcı ilerlediğini düşünmüyorum. Başarılı bir konu için vasat bir kitaptı benim için. 

        Gelelim konusuna;

        Creed ailesi klasik korku filmlerinde yer aldığı gibi tuhaf bir kasabaya taşınır. Karşı komşularından da ürpertici hikayeler duymaya başlarlar. Taşındıkları evin arka tarafındaki