Kategoriler

24 Kasım 2013 Pazar

Durum Raporu

Uzun zamandır bloguma giremiyorum. Çünkü çok severek çalıştığım bir işe başladım. Ama tabii ki kitapları ve sizleri unutmadım. En kısa sürede Sis ve Gece , Lolita kitaplarının yorumlarıyla burada olacağım. Kitaplı ve keyifli bir hafta geçirmemiz dileğiyle..

12 Kasım 2013 Salı

Meleğim Olur Musun?

"Bu mevsimin hüznü başka gönülleri mutlu etmeden,dualara ortak olmadan hafiflemez ki." diyor BulutGölgesi bu projeyi anlatmak için.  Yaşlılara, çocuklara ve engellilere evinizden bir şeyler yollamak isterseniz ve onları mutlu etmek isterseniz buyurun buradan ayrıntıları öğrenebilirsiniz. Projelerinde/etkinliklerinde para kabul etmiyorlar, paylaşarak mutlu etmeyi ve mutlu olmayı amaçlıyorlar. Bu da sanırım projelerinin en güzel yanı. 

11 Kasım 2013 Pazartesi

Yaşar Kemal~ İnce Memed 1

         Malumunuz Yazar Ayları Kasım yazarımız Yaşar Kemal'di. Ben de İnce Memed 4'lemesinin ilk kitabını okumayı tercih ettim etkinlik için( Yazar Ayları'na katılmak ve/veya katılımcılar neler okuyor öğrenmek için buraya tıklayınız). Yaşar Kemal'in betimlemelerine her zaman hayranımdır. Okurun hayal gücünün tam anlamıyla mekanları ve kişileri yaşatmasını sağlıyor betimlemeleriyle. İnce Memed'de de Çukurova'nın ve dönemin muhteşem betimlemeleri mevcut. Köylülerin diyaloglarıyla tamamlanınca da yüzü güldüren bir şaheser olmuş. Serinin diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Öyle bir yerde bitti ki nasıl devam edeceği hakkında fikir bile üretemiyorum. (Yeri gelmişken güzel bir makale buldum incelemek için buraya tıklayınız.)

          Kendi halinde yaşayan İnce Memed, Abdi Ağa'sının zulümlerinden bıkıp

10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım ~ Ölümsüzlüğün Başlangıcı

       Ben Atatürk'ü dinleyerek, onu ve silah arkadaşlarını okuyarak büyüdüm. Özgürce aldığım her nefesi, ayaklarımın bastığı her karış toprağı, korkmadan fikirlerimi dile getirmeyi, toplumda birey olarak var olabilmeyi kime ve kimlere borçlu olduğumu çok iyi biliyorum. Tarihimi biliyor ve her geçen gün de fazlasını öğrenmeye çalışıyorum. Tam da bu yüzdendir ki NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! derken bunu gururla, onurla, bütün hücrelerimde hissederek söylüyorum.


         ÖLÜMÜNÜN 75.YILINDA, FİKİRLERİNLE SEN ÇOK YAŞA!

8 Kasım 2013 Cuma

Bir İnsan Kaynakları Belgeseli!

        Yaklaşık 1 aydır o şirket benim, bu İnsan Kaynakları senin geziyorum. Geziyorum diyorum da aslında 1-2 firmayla, farklı pozisyonlar için görüşüyorum. Malumunuz kepimi atalı şunun şurasında 5 aycık oldu. Tatilimi yaptım, kendimi güzel bir tanıdım ve işte hazırım dedim. Demez olaydım. 

        İnsan Kaynakları'nın kaynağını keşfedeniniz oldu mu bilmiyorum. Ben üzerinde incelemeler yapıp 2.5 türü olduğunu keşfettim. Şöyle ki birinci türü daha 1 buçuk ay önce 23 yaşına girmiş bir insan olmanın, 40 yaşında bir insan edasında davranmayı gerektirdiğini düşünerek hareket ediyor. Düzgün bir Türkçe ile, hedeflerinizi ortaya koyup, kendini net ifade eden bir genç olmanızın pek de bir önemi olmuyor gözlerinde. Bir yandan şirketlerine taze kan arayışında olduklarını iddia eden bu İK'lar, sizin 70 yaşında bir kadın gibi (yaşına uygun kaçmadığı için) kasılarak konuşmanızı umuyorlar. Sadece bunu umsalar yine iyi, bir de Genel Müdür tecrübesi arıyorlar( Üniversite'deyken 3 firmada Genel Müdürlük yapmışlığım vardır tatlım desem düşüp bayılır mı acaba?). Disiplin, düzen, profesyonellik kelimeleri havada uçuşurken, kendileri nedense bu profesyonelliğe hiç uymuyorlar ( adayı ağaç eden mi dersin, pozisyonlardan bahsetmeden işi düşünüyor musunuz?diye soranı mı dersin, ha bir de unutmadan hiç Çince bilmeyen birine Çince kendimi anlatmışlığım bile var. Yaz kızım bunu CV'ne!!). Bu İK'ları ben kaka ikcılar olarak tanımlıyorum. Bunun sebebiyse bir aday için firmayı ona tanıtanın İK'daki şirineler olması gerektiğini düşünüyorum. İş ortamı, ne tür insanlarla çalışacaksın vb. hepsi İK'dan ortaya çıkıyor. Şirket kasıntıysa bu işe aldıkları İK uzmanlarından zaten belli oluyor. Bir de İK'nın profesyonellikle yakından, uzaktan ilgisi olmayan davranışları beni şirketten ne yazık ki soğutuyor.

         Gelelim ikinci tür İK'cılara; Bu türdeki İK uzmanları yeni mezun insana, aramızda asırlar var gözüyle değil, "Yeni mezun olduğunu biliyor ve artılarını-eksilerini, seni anlıyorum. Benim için yeteneklerin ve ayaklarının yere basmasıdır önemli olan" diyerek yaklaşıyor. "Her firma yeni bir eğitim gerektirir ve dinamik bir çalışan olman ve elindekiler benim için yeterlidir." havası veriyorlar ki bu bir dilci için gerçekten de önemlidir. Ayakları yere basan, disiplinli, çalışkan ve uyumlu bir tipseniz ve bunu fark ederlerse fazlasıyla sevecen davranabiliyorlar. Bu tip İK'lar da cici İK'lar. Mevcutta bir deneyiminiz varsa onunla ilgili sorular sormakla birlikte, işten beklentilerini ve pozisyonu kaç sene içinde terk etmeyi düşündüğünüzü:) sormayı da ihmal etmiyorlar tabii ki. Ama benim konum bu değil. 

         Şöyle ki 2 tip İnsan Kaynakları ile de tanıştım ve de ikinci tiplerin sevecenliğinin yeni mezun bir insana rahatça kendini anlatma fırsatı verdiğini gördüm. Mülakat soruları birbirinin aynı, ancak beklentilere göre hitap birbirinden farklı oluyor.  

        Sonuçta İK'ların mezun oldukları sene ne durumda olduklarını hatırlamadan çalışıyor olmaları (1. tip) oldukça rahatsız bir görüşme yaşamanıza sebep oluyor. Bir de aklındaki iş tanımının tek bir işle sınırlı kalmasını ister bir halleri var ki 1. tipin hiç çekilmez oluyorlar. İnsan Kaynakları ya da Mimarlık gibi net bir meslek okumuş olsaydım " Ben bina yapacağım." diye bir cümle kurabilirdim. Ama elde dil, bir miktarda ticari bilgi ve deneyimle, koca bir özel sektör okyanusunda yapabileceğim tek bir iş olduğunu iddia etmem kendime haksızlık olur. Come on adamım! diyesim geliyor. 

         Bir de kendilerine İK uzmanı diyen ama bence hak etmeden maaş alan insanlar var ki telefonda görüşmek bile fazla geldiği için kısa kesiyorum. Geçen gün bir firmadan müdürlük teklifi aldım telefonda. Tabii ki görüşeceklerdi vs. ama 23 yaşındayım, yeni mezun oldum bir ağzından çıkanı kulağın duysun abla. Hayalci olması gereken gençtir ben mi anlatacağım yeni mezundan müdür olmaması gerektiğini sana! Tabii ki bu cümlelerle ablayı üzmedim. Farklı bir alanda kariyer yapmak ve kendimi geliştirmek istediğimi ve beni değerlendirdikleri için teşekkürlerimi ilettim, güzel bir gün geçirmesini de dileyerek telefon görüşmeme son verdim.( İsyankarım konudan konuya atlama hakkı görüyorum kendime. O yüzdendir bu parantezim. Eskiden telekomünikasyon firmalarının aramalarıyla ve mesajlarıyla tacize uğrardım, şimdi cv gören arıyor alakalı- alakasız.)

         Ah bir de bunun sadece parası olduğu için patron olmuş, sahibi olduğu firmanın işine bile hakim olamamış, Çince ve Yunanca'yı aynı kefeye koyan patron tipleri de var ki bir sonraki yazım onlara gelsin:) 

         Neyse velhasıl-kelam İK'larla seviyeli bir ilişki içindeyim. Cv'liyiz-Görüşüyoruz-Mutluyuz. 

6 Kasım 2013 Çarşamba

Kış Ayları Okuma Şenliği ~ Kitap Kurdu Annenin Listesi

         Sevgili Pinuccia'nın 3 Kasım'da başlattığı 3 Mart'a kadar sürecek olan Kış 2013 Okuma Şenliği' nden bahsetmiştim. Yazın düzenlenen Okuma Şenliği' nde annem beni keyifle takip etmiş, katılmayı istemiş, işlerinin yoğunluğundan vazgeçmişti. Bu seferki etkinlik için birlikte listesini oluşturduk ve etkinlik için kitaplarını eğlenerek seçti. Kitaplığımızdaki kitapları birlikte araştırıp, mümkün olduğunca farklı kitapları kategorilere dahil etmek istedik ki aynı anda ikimiz bir kitabı okumaya kalkmayalım:)  İşte annemin listesi;

1. Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara (10 Puan):

 Isaac Asimov ~ İmparatorluk (Altın Kitaplar/315 sayfa)

2. Kütüphaneden ödünç alınan ya da sahaflardan alınmış bir kitap okuyanlara (10 Puan): 

Mende Nazer- Damien Lewis~ Köle ( Yurt Kitap-Yayın/ 400 Sayfa)

3. Kitap isminde bir hayvan adı geçen kitap okuyanlara (10 Puan): Böcekler de hayvan familyasına dahil edildiği için 

Henri Charriere~ Kelebek ( E Yayınları/570 sayfa)

4. 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara (15 Puan)

Barbara Kingsolver ~ Boşluk

5. Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın kitaplarını okuyanlara ( 15 Puan):

 Gabriel Garcia Marquez~ Yüzyıllık Yalnızlık

6. Türk Edebiyatında klasik kabul edilen bir kitap okuyanlara ( 15 Puan)

Peyami Safa~ Biz İnsanlar

7. Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatı okuyanlara ( 15 Puan):

 Nikos Kazancakis ~ Çarmıha Gerilen İsa

8. Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup, filmini izleyenlere ( 20 Puan):

 John Steinbeck~ Gazap Üzümleri

9. Konusunda ya da adında kış mevsimine dair sözcük bulunan bir kitap okuyanlara (20 Puan): 

Düşünüyor.

10. Yasaklanmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Gustave Flaubert~ Madam Bovary

11. Ulu önder M. Kemal ATATÜRK hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Düşünüyor

12. Yayınlanmış en az 5 kitabı olan bir yazarın ilk eserini okuyanlara ( 25 Puan): 

Düşünüyor

13. Bir biyografi ya da otobiyografi okuyanlara (Puan 25):

 Donalt Spoto~ Zarafet ( Audrey Hepburn'ün hayatı) (Artemis/ 362 sayfa)

14. Okumayı öğrendiğiniz yılda yayınlanan bir kitabı okuyanlara ( Puan 30):

 Düşünüyor.

15. Bir üçleme ya da aynı seriden 3 kitap okuyanlara ( Puan 40): 

Düşünüyor.

5 Kasım 2013 Salı

Peyami Safa ~ Fatih-Harbiye

        Türk Edebiyatı'nın klasikleşmiş kitaplarından biri olan Fatih-Harbiye, Peyami Safa'dan okuduğum 2. romandı. Peyami Safa'nın güzel dili, döneme ilişkin can alıcı tespitleriyle Fatih-Harbiye gönlümde taht kurdu. 

         Batı'ya özenme ve kültürdeki batılılaşma konusuna değinen roman, kendi kültüründen uzaklaşmış, kendi kültüründeki değerleri anlayamamış Neriman'ın Fatih-Harbiye treniyle 2 dünyaya yaptığı geçişleri anlatıyor. 

         Fatih'te yaşayan, çocukluk aşkı Şinasi'yle evlenmek üzere olan Neriman, Macit'le tanışır. Macit'in dünyasına adım atıp, baloların ve batılılaşmış hayatların tadını alan Neriman için kıyaslamalar başlar. Kısa bir süre diliminde geçen roman, dönem hakkında verdiği bilgileri ve tespitleriyle oldukça çarpıcı. Başta ana karakter Neriman üzerinden batılılaşma ve kendi geleneklerini koruma konusunda kıyaslamalar

3 Kasım 2013 Pazar

Kış Ayları Okuma Şenliği

        Sevgili Pinuccia'nın başlattığı yaz aylarımıza keyif veren Okuma Şenliği'nin bitişi bir çok blogger'ı üzmüştü. Kış Ayları için de etkinliğimiz olduğu müjdesi gelince çok sevinmiştim. Ve Kış Ayları Okuma Şenliği başlıyor. (Etkinlik kurallarını öğrenmek ve katılmak için buraya tıklayabilirsiniz.) İşte kategoriler ve benim seçimlerim;

1. Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara (10 Puan): 

John Gray~ Venüs Ateşli Mars Buz Gibi ( Altın Kitaplar/272 sayfa)

2. Kütüphaneden ödünç alınan ya da sahaflardan alınmış bir kitap okuyanlara (10 Puan):

John Green ~ Aynı Yıldızın Altında ( Pegasus/ 320 Sayfa) 

3. Kitap isminde bir hayvan adı geçen kitap okuyanlara (10 Puan): Böcekler de hayvan familyasına dahil edildiği için

Henri Charriere~ Kelebek (E Yayınları/570 sayfa)

4. 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara (15 Puan): Erol Mütercimler~ Gelibolu 1915 (Alfa/686 sayfa)

5. Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın kitaplarını okuyanlara ( 15 Puan):

Ernest Hemingway~ Çanlar Kimin için Çalıyor ( Bilgi/496 sayfa)

6. Türk Edebiyatında klasik kabul edilen bir kitap okuyanlara ( 15 Puan)

Yaşar Kemal~ İnce Memed 1 (YKY/448 sayfa) 

7. Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatı okuyanlara ( 15 Puan): 

Nikos Kazancakis ~ Çarmıha Gerilen İsa (Can/455 sayfa)

8. Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup, filmini izleyenlere ( 20 Puan):

Reşat Nuri Güntekin ~ Çalıkuşu (İnkılap/408 sayfa)

9. Konusunda ya da adında kış mevsimine dair sözcük bulunan bir kitap okuyanlara (20 Puan):

Ahmet Ümit~Kar Kokusu ( Everest/466 sayfa cep boy)

10. Yasaklanmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

Nabokov~ Lolita ( Can/432 sayfa)

11. Ulu önder M. Kemal ATATÜRK hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara (25 Puan):

 Henüz araştırmaktayım.

12. Yayınlanmış en az 5 kitabı olan bir yazarın ilk eserini okuyanlara ( 25 Puan):

Fakir Baykurt~ Yılanların Öcü

13. Bir biyografi ya da otobiyografi okuyanlara (Puan 25):

Donalt Spoto~ Zarafet ( Audrey Hepburn'ün hayatı) (Artemis/362 sayfa)

14. Okumayı öğrendiğiniz yılda yayınlanan bir kitabı okuyanlara ( Puan 30):

Ahmet Ümit~ Sis ve Gece ( Everest/439 sayfa cep boy)

15. Bir üçleme ya da aynı seriden 3 kitap okuyanlara ( Puan 40): 

Suzanne Collins ~Açlık Oyunları #1 ( Pegasus / 384  sayfa) 

Suzanne Collins ~ Ateşi Yakalamak # 2 ( Pegasus / 408 sayfa) 

Suzanne Collins ~ Alaycı Kuş  # 3 ( Pegasus / 416 sayfa) 


Yazar Ayları Kasım

        Herkese merhaba,
        Yazar Ayları seçimlerimiz yapıldı. Bilmeyenler için kısaca açıklayayım; Yazar Ayları Sevgili Pinuccia'nın blogunda düzenlenen, her ay bir yazardan istediğimiz kitap/kitapları okuduğumuz, yeni yazarlar tanıma fırsatı bulduğumuz çok güzel bir etkinlik. Yazar Ayları için güzel bir oylama sunmuştu Pinuccia ve her bir aday öyle kuvvetliydi ki Kasım-Aralık-Ocak yazarlarımız belirleniverdi. Kasım Ayı yazarımız Yaşar Kemal oldu, Aralık ayında da bizi Orhan Kemal bekliyor. Yeni yıla da Fakir Baykurt'la giriş yapacağız ve bence edebiyata doyacağız. Bu güzel etkinliğe katılmak ve/veya etkinlik kapsamında okunan/okunacak kitapların yorumlarını incelemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. 

Kitaplı ve Keyifli Günler..