Satranç~ Stefan Zweig
Çocukluğumdan beri oyun oynamayı seven yapımdan ötürü olsa gerek nerede yeni bir şey bulsam oynamak isterdim. Hep duyar ama bir türlü kurallarıyla öğrenmeye fırsat bulamazdım satrancı. Lisede de bir satranç kulübüne katılıp öğreneyim, kendimi pekiştireyim istedim. Çok eğlendiğim ve deşarj olduğum bir oyun olması dışında ne yazık ki tam anlamıyla ilgi gösteremedim. Her şey gibi satranç da büyük emek istiyor tabii.
|
Satranç |
Kitap tanıtımına kendimi neden dahil ettiğime gelirsem, amatör olarak başarılı bir oyuncu sayılırdım. Ama kitabı okuduğumda, bu diline yabancı olmadığım oyun hakkında ne kadar kısıtlı bir bilgiye sahip olduğumu anladım. Rakibin bir sonraki hamlesini tahmin etmek satrancı az biraz çözen için çok da büyük bir mesele değil ama okuyanlar bilirler, öyle stratejilere sahip bir kitap ki " Bu satranç benim bildiğim satranç mı?" dedim.
Kitabımıza gelirsek yazarın karısıyla birlikte intihar etmesinden önce yazdığı son kitap olmasından dolayı bir nevi veda kitabı olarak görülen "Satranç" heyecanlı ve şevkli anlatımıyla, satranç severlere özellikle hitap ediyor gibi.
Kitap Naziler döneminde, Gestapo' nun zalimliklerine maruz kalan, bu süreçte aklını yitirmemeye çalışan Doktor B. nin , yaşadığı psikolojik işkenceler sırasında bir nimet edasında bulduğu satranç albümüyle hayatı değişir. Doktor B. için satranç bir takıntı halini almış ve kendini kontrol edemez hale gelmiştir. Tek tutanağına bağlılığını " satranç zehirlenmesi" olarak açıklayan Doktor B. ile genç ve biraz tuhaf bir satranç şampiyonun müsabakalarının ve hayatlarının da anlatıldığı bir solukta okunacak, güzel zaman geçirtecek bir kitap.
Yazarın anlatımı oldukça doyurucu. Keyifli bir kaç saat geçirmek için birebir . Kitapseverlerin okuması gereken muhteşem bir uzun öykü. Kitabı bitirip şöyle bir nefes aldığınızda, satranç oynamak isteyeceğinize eminim. Kitap hakkında tek bir olumsuz şey söyleyebilirim, o da çok kısa olması.
Kitaptan alıntılarımı yazmak istemiştim ama yazar hakkında araştırma yaparken intihar mektubunu bulunca önce bunu paylaşmak istedim. Yaşadığı buhranları kitaplarında da dile getiren yazar için gerçekten de acı bir son.
“Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum: Bana ve çalışmalarıma, böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya’ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. Her geçen gün, bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanımın konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa’nın kendi kendisini yok etmesinden sonra, hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim başka bir yer yoktu. Ama 60 yaşından sonra, yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı. Benim gücüm ise, uzun yıllar süren yurtsuz göçüm sırasında tükendi. Böylece, ruhsal çalışması her zaman en büyük sevinci; bireysel özgürlüğü dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor. Bütün dostlarımı selamlarım! Umarım, uzun gecenin ardından gelecek sabahı görebilirler! Ama ben aşırı sabırsızım, bekleyemeyeceğim o sabahı.”
Alıntılarım:
"Siyah ve beyazı aynı kişi oynarsa, tutarsız bir durum ortaya çıkar, aynı beyin bir yandan bir şeyi bilmek, öte yandan bilmemek durumundadır.. Böyle bir ikili düşünme, bilincin tümüyle bölünmesini gerektirir aslında, beyin işlevinin mekanik bir alette olduğu gibi istendiği an açılıp kapanmasını ister; yani satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir."
" Aç gözlerle ağzına bakıyordum, çünki sanki cehennemde geçen bir yıl içinde, bir insanın başka biriyle iyilikle konuşabileceğine inanmaz olmuştum. "
Keyifli okumalar dilerim..
harika...bakalım bende senin alıntıladıklarına takılacak mıyım?Sen çok güzel yorumlamışsın tatlım.
YanıtlaSilTeşekkürler canım :) Keyifli okumalar şimdiden
SilMerak ettiğim kitaplardan biriydi, yorumundan sonra kesin alınacaklar arasına girdi bile.....
YanıtlaSilBeğenerek bir solukta okuyacağına eminim. Keyifli okumalar dilerim :)
SilOkurken yazarın zekasına hayran kalmıştım. Çok güzel bir öykü.
YanıtlaSilKeyifli okumalar diliyorum.