3 Kasım 2013 Pazar
Yazar Ayları Kasım
Herkese merhaba,
31 Ekim 2013 Perşembe
Cumhuriyet'imizin 90.yılı
Bu yıl 29 Ekim daha bir özel ve güzeldi. Meydanları dolduran halkın coşkusundan gururlanmamak elde değildi. Bilgisayar başına geçme fırsatı bulamadığımdan, kutlama mesajımı yayınlayamadım ancak böyle önemli bir günü es geçmeyi de istemiyorum blogumda.
Özgürlüklerimizin kaynağı Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun.
24 Ekim 2013 Perşembe
Jose Saramago ~ Körlük
Yazar Ayları Ekim yazarımızın Jose Saramago olduğunu daha önce duyurmuştum. Ben de etkinlik için Jose Saramago'dan okuyacağım ilk kitap olarak Körlük'ü seçtim. Kitaba geçmeden önce bu ay kitap kurtlarımız neler okumuş/ okuyacakmış öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Trafikte ilerlerken bir anda kör olan Birinci Kör'le hikayemiz başlıyor. Tıbbi hiçbir açıklama getirilemeyen beyaz körlük denilen salgın her gün ülkede yayılmaya devam ediyor. İlk günlerde devletin salgını önlemek adına aldığı önlemlerle bir Akıl Hastanesi karantina bölgesine çevriliyor ve hastalığa yakalanan 300 insan buraya hapsediliyor.
Jose Saramago'dan okuduğum ilk kitaptı ama kesinlikle son olmayacak. İnsanlığın başına büyük bir felaket gelmesi ihtimali her zaman
Etiketler:
Jose Saramago,
Kitaplar,
Körlük,
Yazar ayları
23 Ekim 2013 Çarşamba
Antoine de Saint-Exupéry ~ Küçük Prens
Küçük Prens çocukluğumun en güzel ve özel kitaplarından biridir. Her kitabı okurken insanın iç sesinin anlatıcının yaşına uygun bir tona bürünmesi gerektiğini düşünürüm ya da en azından benim iç sesim böyle bir değişim sürecine girer okuduğum kitaplarla birlikte. Anlatıcı bir sese sahip olduğunda karakter daha özel olur benim için. Saint-Exupery'yi anlatıcı rolüne büründürürken tatlı, ufak tefek bir erkek çocuğu sesi hayal ederdim. Böylece onun da istediği gibi kafamda hep çocuk kalmasını sağlayabildim.
Küçük Prens'in yalın anlatımı, basit bir kurgusu var. Her cümlesinde sakladığı derin anlamları bu yalınlığa sığdırabilmek büyük bir ustalık gerektiriyor tabii ki. İnsanların büyüdükçe hayal gücünden sıyrılıp, gerçekliğe ve maddiyata dönük yaşamasına, değerleri farklılaştırmasına, Dünya'nın aslında ancak bir çocuk gözüyle güzel görünebileceğine, yitirdiğimiz çocukluğumuzun aslında ne kadar kıymetli olduğuna
22 Ekim 2013 Salı
Ne Okuyorum
Öncelikle hepinize merhaba. Herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Bir süredir blogumla ilgilenemiyorum. İş görüşmeleri, MS Office kursu ve en yakın arkadaşın kısa sürede evlenme planına dahil olmak pek de başımı kaşıyacak ve de odaklanacak zaman buldurmuyor bana. Bu süreç hem okuma oranımı düşürdü hem de okuduklarımı yorumlayacak zaman bulamama sebep oldu. Ancak en kısa zamanda okuduğum Küçük Prens (zaman zaman çocukluğumun büyük kahramanlarını okumaya çalışıyorum) ve Körlük ( Yazar Ayları Ekim yazarımız Jose Saramago'nun muhteşem kitabı) romanlarının yorumlarıyla burada olacağım.
Şu an okuduğum kitap ise Peyami Safa'nın Fatih-Harbiye'si. Kitabın arka kapağından;
"Eğlenceli, danslı, şaşaalı zengin ve modern bir hayatın baştan çıkarıcı çekiciliği...
Sakin, mütevazı, denenmiş dostluklarla ve eski değerlerle donatılmış bir hayatın insanı saran huzuru...
Bu iki hayat tarzı arasında hafif bir baş dönmesiyle gelgitler yaşayan bir genç kız.
Yeni bir hayat biçimine doğru koşmak isterken kendi geçmişine ve sevgilerine ihanet ettiğini düşünmenin yarattığı tedirginlikler.
Bu toprağın musikisi içinde güven ve sükûnet vaat eden bir sevgiliyle parıltılı bir şıklıkla kadınların başını döndüren zengin bir genç."
Bende olan biten şimdilik böyle. Sizler neler yapıyorsunuz? Bayramınız güzel ve tatlı geçtiğini umuyorum. Sevgiler
13 Ekim 2013 Pazar
Samed Behrengi ~ Küçük Kara Balık
Çocukluğumun kıymetli yazarlarından biridir Samed Behrengi. Sorgulamayı, duyduğunla yetinmemeyi, araştırmayı aşılamıştı küçücük aklıma ve korkmadan engin sulara dalmayı. Sevgili Kiana'nın Notları blogunun sahibesi Özde, etkinlik sırasında bana bu güzel kitabı hediye edince tekrar okumamak olmazdı. Tatilde okumuştum ama üzerine uzun uzun konuşmak istediğim için sakin bir döneme saklamıştım yorumumu.
İranlı yazar Samed Behrengi her ne kadar çocuk kitapları yazıyorsa da düşünmeyi, baş kaldırmayı, bilgiye ulaşmayı, dogmaları sorgulamayı aşılıyor kitaplarında. Bu sivri! düşünceleriyle de İran'da yasaklanıyor kitapları ve ne yazık ki hala da yasaklı. 28 yaşında şüpheli bir şekilde ölen Samed Behrengi'nin Küçük Kara Balık'ı 12 Eylül sürecinde ülkemizde de yasaklanmış ve bir çok evin sobasında yakılan güzellikler arasında ne yazık ki yerini almıştı.
Küçük bir balığın hayatı öğrenme çabası, gerçekleri duyduklarıyla değil kendi gözleriyle keşfetme isteğinin konu alındığı kitap, içindeki devrimci ve asi ruhuyla bir çocuk kitabı olmaktan fazlasına çıkıyor tabii ki. " Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?" diyor balığımız ve denizlerle tanışmak istiyor. Kendi düşünceleriyle diğer balıkları da zehirleyeceğini düşünülerek başta anne balıklar tarafından dışlanıyor. Korkuyor derin sulardan, büyük canavarlardan ama yılmıyor. .
"Şimdi ölüm kolay uğrayabilir bana! Ama ben yaşayabildiğim sürece ölümü karşılamaya gitmemeliyim. Elbette, bir gün ölümle karşılaşırsam - ki karşılaşacağım- önemli değil, önemli olan şu ki benim yaşamım veya ölümüm başkalarının yaşamını nasıl etkileyecek."
Kitaplı ve Keyifli Günler..
12 Ekim 2013 Cumartesi
Adalet Ağaoğlu~ Fikrimin İnce Gülü
Okuma Şenliği için son okuduğum kitaptı Fikrimin İnce Gülü. Başroldeki Alamancı Bayram ismime ( soyadıma) uygun kitap ararken karşıma çıkmıştı internette. 1976'da yazılan bu güzel romanın sadeliğindeki derinliği Adalet Ağaoğlu'nun güzel kalemine hayran bıraktı beni.
Bayram'ın fikrindeki ince bir güldür Sarı Mercedes'i, Balkız'ı. Uğruna neleri tepmiş, ne hayaller kurmuştur Bayram.. Hayallerine erişme yolcuğunun anlatıldığı, Balkız'a kavuşmak için gittiği Almanya'dan dönüşünün hikayesidir Fikrimin İnce Gülü.
Yolcuğunda dertleştiği Balkız'ıyla Bayram'ın hayatını okuyoruz kitapta. Bayram'ın kendiyle yüzleşmesini, yaşadığı tuhaf aşkı, hiçbir yere ait olamamışlığını okurken bol bol düşündürüyor. Dönem hakkında derin ayrıntıların da yer aldığı kitaptaki son cümle ise belki de gurbetçiler hakkında en doğru tespitti: "Hiçbir yolun ucunda, kimse Bayram'ı beklemiyor."
Not: Kitabı okurken Emel Sayın'ın, Müzeyyen Senar'ın güzel sesleri de bana eşlik etti. Henüz okumadıysanız Bayram'ın kendine ve hayallerine yaptığı yolculuğunda ona eşlik etmenizi tavsiye ederim.
Kitaplı ve Keyifli Günler..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)